Oğuzhan Uğur’un ‘Filistinliler toprak sattı’ yalanına İsmail Halis’in yanıt yazısı olay oldu

Posted by

Sosyal medyada, birçok farklı gündemde yaptığı paylaşımlarla vatandaşları manipüle eden fenomen Oğuzhan Uğur, bu kez işgalci İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmalar sonrasında benzer bir provokasyona girişti.

X hesabından paylaşım yapan Uğur, Filistinlilerin İsrail’e toprak sattığını öne sürüp,

“Filistinliler, açgözlü dedelerinin sattıkları topraklar üzerine kurulmuş İsrail’e intihar saldırısı yaptı.”

ifadelerini kullandı.

Oğuzhan Uğur’un ‘Filistinliler toprak sattı’ yalanına, tvnet sunucusu İsmail Halis’ten okkalı bir yanıt geldi.

“Filistin’in İsrail’e sattığı toprak yüzde 0.08’dir o da hile ile”

Uğur’un konuya ilişkin en ufak bir okuma yapmadığını ve gerçeklerden uzak olduğunu vurgulayan Halis,

“O yaygın – baygın yâvelerin en bilineni toprak satışı mesela. Yüzde 00.08’dir. O da cebren ve hile yapılan satıştır.”

ifadelerini kullandı.

İngilizler ve Ortadoğu’da kurulan ülkelerin bayraklarının aynı renkte olması

Paylaşımında İsrail’in Filistin’i yıllar içerisinde tüm dünyanın gözü önünde nasıl işgal ettiğine dair kaynağı paylaşan ve Şerif Hüseyin’in İngilizlerle iş birliğine vurgu yapan Halis,

“Bugünkü Filistin bayrağı İngilizler tarafından çizilmiş, renklendirilmiştir. Tek gündemleri, kutsalları, Osmanlı ile, o BÜYÜK HİLÂL savaşmaktır. Şerif Hüseyin ile temastadırlar. İngilizlerle masadadırlar. O masada, (İngiliz) devletçikler kurulur. Bayraklarının renkleri beyaz, kırmızı, yeşil, siyahtır. Ürdün, BAE, Kuveyt, Sudan, Irak, Suriye, Libya ve Filistin bayrakları bugün tam olarak hala aynı renklerdedir.”

dedi.

“Senin gibi bu eziklikle malûl sosyolojinin tedavisi imkansız”

İsrailli, Yahudi tarihçilerden ve yazarlardan örnekler vererek sözlerini sürdüren Halis, “Sen ve senin gibi, bu eziklikle malûl sosyolojinin tedavisi imkansız, bunu kabul etmek gerektiğini 29 Mayıs 2023 sabahı bir kez daha, binbirinci kez gösterdi.” diye yazdı.

“Sen, Şerif Hüseyin’in çalıştığı yeri hoşnut edecek ne varsa orası için var gibisin”

“Bizim mesuliyetimiz, gereğini, gerekli biçimde, gereğince yapmak, yapmak ve yapmaktır, ötesi takdirdir, nasiptir.”

diyen

“Sen, Şerif Hüseyin’in çalıştığı yeri hoşnut edecek ne varsa, neresi varsa, sadece orası için var gibisin hayatındaki her şeyinle”

ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

İsmail Halis’in Oğuzhan Uğur’a verdiği yanıtın tamamı ise şöyle:

“Mesela nesneler, taşlar, emojiler gibi şeyler, iletişime – gelişime – diyaloğa kapalıdırlar doğal olarak. Yine de taşa, aylar, yıllarca dokunursanız, su bile olsanız, o taşta bir değişikliği sağlayabilirsiniz. İnsan adlı varlık, doğal olarak, gelişime – iletişime – anlamaya – dinlemeye – öğrenmeye açık olması gerektir.

Ülkemizdeki hatırı sayılır bir sosyoloji ise bu doğa – insanlık dengesinin dışında kalmaktadır. Oğuzhan Uğur adlı bu kişi de o kütlenin sosyal medyadaki önemli pop ikonlarındandır. Sözünü ettiğimiz mutlak kapalılık, kalıtımsal olarak öyle icat edilmiş, üretilmiş, salınımı bu mutlak kapalılık geni ile kamusallaştırılmıştır.

Öğrenmeye – anlamaya – gelişime o denli kapalıdır ki, twitindeki ilk cümleyi daha bebekken babasından – çevresinden – okulundan öğrenmiş, sonra çevresinden – dergisinden – medyasından duymuş – yetişkin 1 humanoid olduktan sonra da hem ilk cümlesine dair hem de o en yıvış ezberlerine dair tek 1 gerçek okuma yapmamıştır.

O yaygın – baygın yâvelerin en bilineni toprak satışı mesela. Yüzde 00.08’dir. O da cebren ve hile yapılan satıştır. Bununla ilgili tek 1 okuma yapmamıştır, yapmayı akletmemiştir bile. Onu akledebilecek zihni, çok daha erken yaşta, altı ok teolojisi ile mühürlenmiş, dünyaya kapatılmıştır çünkü.

Şerif Hüseyin gibileri yok mudur. Elbette vardır. Şerif Hüseyin’in ataları ile 1744’den bugüne hem büyük hem ince mücadele-miz devam etmektedir. Ama dedim ya, daha elifi, merteği bilemeyecek kadar kuşaklararası robotik cehaletin çıktısı olan bir bünyeden bunu elbette beklemiyoruz. Daha gözünün önünün önünü, zihninin önünü göremeyen bir altı lob, bu ‘çerçeveyi’ nasıl akledebilir değil mi ?

Şöyle yapalım mı ?

Şimdi sana, dilediğin yerde kullanabileceğin, hiçbir yerde bulamayacağın, paranla bile satın alamayacağın temel bazı bilgiler verebileceğim !

Hatta bu bilgileri, senin kafandaki “bana” karşı bile kullanabilirsin.

Bugünkü Filistin bayrağı İngilizler tarafından çizilmiş, renklendirilmiştir.

Tarihi de 1915’e kadar gitmektedir.

Paris’te kurulan yapı, sadece Jön Türkler değildir, aynı zamanda Fetât (Genç Araplar) hareketi de Paris’te kurulmuştur 1915’te. Merkezi sonra Beyrut’a, oradan Şam’a taşınmıştır. Tek gündemleri, kutsalları, Osmanlı ile, o BÜYÜK HİLÂL savaşmaktır. Şerif Hüseyin ile temastadırlar. İngilizlerle masadadırlar. O masada, (İngiliz) devletçikler kurulur. Bayraklarının renkleri beyaz, kırmızı, yeşil, siyahtır. Ürdün, BAE, Kuveyt, Sudan, Irak, Suriye, Libya ve Filistin bayrakları bugün tam olarak hala aynı renklerdedir.

Bu, hikayenin başlangıcı değil, ortasıdır, bugün hala akmaya devam eden o hikayeyi, keşke en azından İsrailli, Yahudi tarihçilerden – yazarlardan okumayı denesen ? Uluslararası bilimsel – akademik saygınlığı olan şu isimleri hiç duydun mu mesela hayatında? Nerdeyse hepsinin kitapları Türkçe’ye de çevrildi.

Ilan Pappe, Avi Shlaim, Norman Finkelstein, Yakov Rabkin, Benny Morris, Simcha Flapan… Yukardaki twitinde, daha ilk cümlenle nasıl bir cehalet bataklığına gömüldüğünü, bu isimler, sana sadece teknik bilgiyle, harita ile, rakamla, bizzat Yahudi kaynak ve metinleri ile anlatsınlar – öğretsinler müsade edersen. Ama bunun için, önce beynindeki hücrelere saygı duyman gerek, harekete geçebilmelerine lütfen izin ver !

İzin ver ki, twitinde yazdığın, “kaçırılan kadınlar, kurşuna dizilen yaşlı insanlar, doğranan gençler” için “acıyan için”, 1910’dan bugüne yaşanan acıların yüzyılından sadece bir kaçını sana öğretmeyi denesinler. O denemeden ikisini paylaşıyorum, biri büyük bir referans çalışmadır, Türkçe, İngilizce, Bonakça ve Arapça olarak okuyabilirsin, diğerini, haritayı, görmek ister isen, bakman yeterli.

Evet, twitin 6 milyona yakın görüntülenmiş. Üzücü bir gerçeklik. Kabul edelim, “yaralı bilinç” için en çok bu coğrafyadan verim almış tarihi – eğitimi – kitleyi kurgulayanlar, 150 yıl kadar önce. Sen ve senin gibi, bu eziklikle malûl sosyolojinin tedavisi imkansız, bunu kabul etmek gerektiğini 29 Mayıs 2023 sabahı bir kez daha, binbirinci kez gösterdi. Bu yazdığım, içerisinde, teknik – kamusal – literal – tarafsız, onlarca salt bilginin de olduğu metnimi, kaç kişi okuyacaktır elbette bilemiyorum, gönül ister ki, seninki gibi en az 6 milyon kişi okusun, fakat bizim mesuliyetimiz, gereğini, gerekli biçimde, gereğince yapmak, yapmak ve yapmaktır, ötesi takdirdir, nasiptir.

Son olarak, madem her yerde, onun ismi geçiyor, İzzettin Kassam (Tugayları) portresini en azından keşke okusan. Osmanlı için – yani Türkiye için, Suriye Lazkiye doğumlu olan bu Arap, Trablus – Beyrut – Gazze köylerinde aylarca dolaşarak asker, para toplamaya kendini adamıştır. Balkan Savaşı’na destek olmak için yola çıkmıştır. Osmanlı askeri için marş yazmıştır. Nicesi ve nicesi vardır fakat sen, Şerif Hüseyin’in çalıştığı yeri hoşnut edecek ne varsa, neresi varsa, sadece orası için var gibisin hayatındaki her şeyinle …

Allah var, twitindeki doğru iki cümleden biri şudur.

“Dünya kaynarken elimizde tutmamız gereken tek bayrak, Türk Bayrağıdır.”

Doğrudur, amentümüz odur,

o bayrak, o BÜYÜK HİLÂL sancağıdır.

Sana rağmen, senin habitatının, yaşamınız boyu cedel – huruç içinde olduğunuz

o BÜYÜK HİLÂL HARİTASININ ANLAMI için

her yerde dalgalanmaya, dalgalandırmaya devam edeceğiz…”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir